Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) ve TMS

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB - Saplantı Zorlantı Bozukluğu) ve TMS

Herkesin ufak tefek takıntıları vardır. Ama obsesif kompulsif bozukluk hastası birini yakından tanırsanız, kendi küçük takıntılarınızla aradaki farkı biraz daha net görebilirsiniz. İşte gerçek hastalarımızın tedaviye başlamadan önce anlattıklarından birkaç örnek:

“Geceleri yatmadan önce kül tablasını mutlaka çöpe boşaltıyorum. Ama ben uyurken yangın çıkar korkusuyla önce kül tablasını avucuma boşaltıyor sonra da avucumu musluğun altına sokarak bütün izmaritleri bir güzel yıkıyorum. Yine de içim rahat etmiyor. Aradan bir süre geçtikten sonra ‘Acaba izmaritlerin hepsi ıslandı mı? Ya yanan bir tane kaldıysa?’  diye korkmaya başlıyorum. Yine çöp torbasının yanına gidiyorum ve tüm izmaritleri tekrar ıslatıyorum. Bu da bana yetmiyor. Gece tam yatıp uyumak üzereyken ‘Ben izmaritleri ıslatmış mıydım yoksa unuttum mu?’ diye içime bir korku düşüyor. Tekrar yataktan kalkıp yine çöpün başına gidiyorum. Tüm izmaritleri tekrar ıslatıyorum. Bu olay her gece defalarca tekrar ediyor.”

Yukarıdaki satırları yazan hastamızın durumuna bakarak sigaranın ne kadar büyük bir vakit kaybı olduğuna ve nasıl büyük risklere davetiye çıkarttığına dair de bir fikir edinebilirsiniz. Aşağıdaki satırları bizim için yazan hastamız ise temizlikten bir türlü emin olamayan kişilere örnek:

“Ellerimi yıkarken önce suyu açıyor ve sıvı sabunun pompasına basarak avucuma biraz sabun alıyorum. Daha sonra sıvı sabun şişesini tamamen suyun altına sokup elimdeki sabunla yıkıyor ve bunu defalarca tekrarlıyorum. Şişeyi yıkama işlemi bittikten sonra yerine koyuyor, tekrar elime sabun alıp elimi yıkamaya başlıyorum. Uzunca bir süre elimi yıkadıktan sonra sadece tırnaklarımı kullanarak musluğu kapatıyorum. Musluğu kapatırken elimin derisine musluğun demiri değerse veya tırnağım 2-3 saniyeden uzun süre musluğa temas ederse tüm işlemlere baştan başlıyorum. Eğer yarım saatten önce elimi yıkamayı başarırsam kendimi şanslı sayıyorum. Bir günde kaç kere elimi yıkadığımı düşünürseniz, ne kadar uzun zamanımın gittiğini daha iyi anlayabilirsiniz.”

Sayı saymak konusunda kendini durduramayan hastalar da, temizlik takıntısına yakalananlar kadar çok…

“Önünden geçtiğim evlerin kaç penceresi var, çok merak ediyorum. Gittiğim yolda kaç lamba direği var? Gece gökyüzünde kaç yıldız var? Hepsini saymaya kalkışıyorum ve bu saatlerimi alıyor. Saymayı bırakıp eve de dönemiyorum. Sanki yarım bırakırsam evdekilerden birine bir şey olacak, hayatım kararacakmış gibi bir hisse kapılıyorum. Direkleri sayarken karıştırdığımda, arabayı kendim kullanıyorsam yoldan U dönüşü yapıp yolun başına kadar gidip tekrar saymaya başlıyorum. Bu yüzden gideceğim yerlere hep geç kalıyorum. Hatta bazen arabayı yavaşlatıp sayıyorum. Bu esnada arkadan gelen korna seslerine aldırmıyorum bile.”

Size tuhaf gelebilir ama obsesyonlar insanın zihnine takılır ve kişiyi bir türlü rahat bırakmaz. Aşağıdaki satırlarda hastalığını anlatan ve elindekini sonuna kadar okumazsa içi rahat etmeyen hastamız gibi…

“Gazete okuyamıyorum. Çünkü bir gazeteden bir satır bile okusam, o gazeteyi elime alıp bitirmeden duramıyorum. Gazetenin her yerini, hatta seri ilan sayfalarını bile tek satır atlamadan okuyorum. Hatta bazı sayfaları okumadığım hissine kapılıp, tekrar yeniden okuyorum. Bir kitaba başlarsam, o kitap ne kadar sıkıcı, bunaltıcı hatta gereksiz olursa olsun, onu bitirmeden rahat edemiyorum. Hiç anlamadığım bir konuda yazılmış bin sayfalık bir kitaba, ‘Acaba ne hakkında?’ diye şöyle bir göz atarsam, mutlaka günlerce uğraşıp o kitabı bitiriyorum. Kitabı bırakmak istediğimde boğulacak gibi oluyorum, her boş vaktimde o kitabı elime almadan duramıyorum. En son bir avukat arkadaşın bürosunda gördüğüm, ‘Açıklamalı kira hukuku’ isimli kalın mı kalın ve bin sayfayı aşan bir kitabı farkında olmadan elime alınca, olanlar oldu! Hiç kira ile kiralık evle alakam olmadığı halde oturup haftalarca o kitabı okudum. Belki bin kere sıkıntıdan bunalmama rağmen ancak kitap bitince rahatladım.’’

Obsesyon, Yaşamı Kesintiye Uğratır

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) denince akla gelen ilk 3 kelime, takıntı, vesvese ve mükemmeliyetçiliktir. OKB için takıntı veya saplantı hastalığı diyebiliriz. Takıntılar(obsesyonlar), insanın aklına gelen ve bir türlü gitmek bilmeyen fikirlerdir. Bu düşünceler genellikle kişiye bazı şeyleri tekrar tekrar yaptırır. Bunlara da kompülsiyon denir. Bazen mükemmeliyetçi ebeveynlerle büyümek, kimi zaman iş hayatı ve gündelik yaşamın getirdiği sorumluluklar hepimizi biraz takıntılı yapıyor. İyi görünmeye çalışmak, temiz olmak, olası risklere karşı tedbiri elden bırakmamak, gelecek yazın tatilini planlamak, önümüzdeki 5 yılın hayat hedeflerini çıkartıp çizilen istikametten bir milim şaşılırsa küplere binmek ve buna benzer yüzlerce durum çoğu kişiyi yoruyor. İşleri biraz sıkı tutmak, hedefler belirleyip hayata geçirme çabasının olmazsa olmazı gibi… Bir de yaşamın getirdiği sürprizler olmasa! Modern yaşamın bizlerden bekledikleri, kuralcı, titiz, ayrıntıcı kişilik yapısıyla birleştiğinde bu hastalığın filizlenmesi için uygun topraklar da ortaya çıkmış oluyor.

Tabii ki her takıntı, vesvese, evham, titizlik ve mükemmeliyetçilik, OKB değildir. Ancak takıntı denebilecek her bir düşünce, en az bir saatinizi işgal ediyorsa; onlara hiçbir şekilde engel olamıyorsanız ve kendiniz üzerinde denetim kuramıyorsanız; bu takıntılara vermiş olduğunuz tepkiler günlük işlerinizi yapmanıza ve sosyal hayatınızı idame ettirmenize engel oluyorsa, bu durumda bir OKB tablosundan bahsedilebilir. OKB sizin tek başınıza üstesinden geleceğiniz bir hastalık değildir. Takıntılarla baş edememe durumu, asla bir kişilik zayıflığı ya da irade noksanlığı çerçevesinde ele alınmamalıdır.

OKB, aslında hassas ve zeki insanların hastalığıdır. Geniş, relaks, vurdumduymaz insanlarda görülen bir durum değildir. Bu kişiler mükemmeliyetçi ve duyarlı bireylerdir. Dolayısıyla OKB, titizlikten çok öte bir durumdur. OKB’li kişiler, düşüncelerinin mantıksız ve saçma olduğunu bilirler ama engel olamazlar. Sanki suyun giderek kaynaktan daha da taşması gibi sürekli beyinde düşünceler ürer. Aynı düşünceler bir kırık plak gibi beyinde daima döner durur. Kişi bu düşüncelerle mücadele eder ancak kontrol edemez. Sanki bir düşünce virüsü, adım adım zihnini ele geçiriyor gibidir. Mevcut tablo nedeniyle kişi, çevresindekileri de oldukça rahatsız eder. Ancak bu tablo yanındakilerin, “Güçlü ol. Ne var bunda? Aklını kullan. Takılma bunlara! Bizi de çok yoruyorsun” türünden amatörce telkinleri ile düzelme göstermez. Hatta büsbütün ağırlaşabilir. Bu nedenle profesyonel destek ve tedavi gereklidir.

OKB, bizi yaşamın içinde dinamik tutan ve bu nedenle belki de biraz olumlu işlev yapan takıntılardan çok daha fazlasını ifade eder. Aradaki fark, basitçe budur. Yani takıntılı düşüncelerin gündelik hayatı sekteye uğrattığı hallerde OKB hastalığından bahsedebiliriz. Çok çeşitli hasta öyküleriyle karşılaştığımız bu hastalıkta, takıntılar kişinin ve ailesinin hayatını oldukça zorlayıcı bir nitelik taşımaktadır. En sık karşılaşılan örnekler arasında; ellerini veya herhangi bir yerini pis oldu düşüncesi ile sürekli yıkayıp temizlemek, kaldırım taşlarının çizgilerine basmamak, simetrik durmayan nesneleri düzeltmek, cinsel takıntıları zihinden atamayıp bunlarla mücadele etmek, evden çıkarken ya da arabadan inerken kapının kilidini defalarca kontrol etmek, ocağın altını ya da elektrikli cihazları kontrol etmek için tekrar tekrar geri dönmek gibi durumlar yer alır.

Temizlik Konusunda Takıntılar Son Derece Yaygın Görülmektedir

Temizlik takıntılarında kişi sürekli ellerini yıkar. Evi temizler, eve gelen bir misafirin ardından kullandığı her şeyi temizleyebilir. Zamanının çoğunu temizlik yaparak harcar. Biyolojik, psikolojik, çevresel faktörler buna neden olabilir. Örneğin annesi çok titiz olan bir çocuk, ileride temizlik hastalığına yakalanabilir. Örneğin vefat, iflas, boşanma gibi yaşanan zor süreçlerden sonra obsesif eylemler görülebilir. Kişi, her anını temizliğe ayırdığı için vakit kaybeder ve yapması gereken diğer işlere konsantre olamaz. Hem ev ve sosyal çevresinde hem de iş ortamında tüm ilişkileri bozulur. İş performansı önemli derecede olumsuz etkilenir. Evli ise eşi ve çocuğu ile iletişim bozukluğu yaşar. Kendisini temizlik yaparak sürekli hırpalar, günün sonunda yorgun ve bitkin düşer. Bir dönem sonra kişi bedensel olarak da belirli rahatsızlıklara zemin hazırlamış olur. Örneğin bel, kas eklem ağrıları bu dönemde ortaya çıkabilir. Aynı şekilde zamanında tedavi olunmazsa bireyde depresyon gibi psikolojik birçok rahatsızlık da ortaya çıkabilir. Bu hastalıkta öncelikle kişinin sosyal ve iş yaşantısı bozulur. Aşırı temizlik tutkusundan ötürü çevresindeki arkadaşları evine gelmek istemeyebilir ya da kişi, yeterince titiz bulmadığı dostlarını evine davet etmeyebilir. Dolayısıyla hasta kendini mutsuz hisseder. Takıntılar kişinin çevresi ile iletişimini bozsa bile bu tarz hastalıklarda kişinin en büyük zararı kendisine verdiği iyi bilinmelidir. 

Obsesyon, Yaşamın Merkezinde

OKB hastalarında kişi, enerjisinin büyük bölümünü takıntısıyla verdiği mücadeleye ayırır. Bu durum normal hayata adaptasyonunu imkânsız hale getirebilir. Bu nedenle takıntılar azaltılabildiğinde hastanın yaşama dönmesi için yeniden bir kapı aralanmış olacaktır.

Söylediğimiz gibi Obsesif Kompulsif rahatsızlığının en önemli özelliklerinden biri, takıntılı insanların sosyal ilişkilerini de olumsuz etkilemesidir. Kişi kendini obsesyona teslim ettiğinde, bu takıntıya çevresindeki diğer bireyleri de dâhil etmeye çalışır. Başlangıçta takıntılı kişinin isteklerini kırmama arzusu ile hoş görülen bazı durumların giderek takıntıları daha da güçlendirdiğini görebiliriz.  Bu nedenle hasta yakınlarının da tedaviye dâhil edilmesi önemlidir.

Kimi zaman takıntılar, olumsuz anılardan kaçmanın bir yolu olabilir. Beyin bazı olumsuz tecrübeleri unutmak için kendisini takıntılarla meşgul etme yolunu seçebilir. Kişi çocukluğunda geçirdiği bir cinsel istismar sonucu kendini temizlik ya da simetri takıntısına kaptırabilir. Olaylardan etkilenme şekli, kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.

Stres Tetikleyici Olabilir

OKB’nin ortaya çıkmasında stres faktörü de önemli olabilmektedir. Bir yakının kaybı, taşınma gibi yaşamsal değişiklikler, taciz ya da istismar edilme gibi travmatik olaylar, ayrılık acısı, maddi sıkıntılar ya da iş stresi gibi sorunlar diğer faktörlerle birleştiğinde, obsesyon gelişmesine zemin hazırlayabilir. Ortaya çıkan takıntılar kişinin hayatını cehenneme çevirebilecek düzeyde olabilir. Bu nedenle mutlaka tedavi yönünde adım atmak gerekir.

OKB Türleri

Bulaşma Korkusu: Halk arasında bilinen tabiriyle temizlik hastalığı. Kişi kendisine bir pisliğin, mikropların bulaşacağı endişesiyle sürekli temizlenme ihtiyacı hisseder.

Şüphe Ve Kontrol: Temizlikten sonra en sık görülen tür. Bu kaygıyı yaşayan kişi, bir işi tekrar tekrar kontrol etme ihtiyacı duyar. Sürekli “Paranın üzerini eksik mi verdiler? Kapıyı kilitledim mi? Ocağı kapattım mı? Fişi çektim mi?” diye şüpheler içerisindedir.

Düzen: OKB’nin bu tipinde kişi, “Her şey yerli yerinde olacak, masanın örtüsü her taraftan eşit sarkacak, perde asla potluk yapmayacak” gibi düşünceler ile kendini harap eder. Çalışma masası üzerindeki eşyalar milimetrik olarak yerleştirilir. Biri eşyaların bir tanesini bir milim yerinden oynatacak olsa, hastada yoğun bir rahatsızlık hissi oluşur. Onlara göre örneğin halı tam odanın ortasında olmalı ya da duvardaki tablo en ufak bir eğim göstermemelidir. Evdeki tüm eşyaların belli düzen ve yerleşimleri vardır, onların değişmesinden ciddi rahatsızlık duyar ve düzeltmeden duramazlar.

Sayma: İbadet niyetiyle değil de kötü bir şey olacak hissiyle tekrar tekrar dua etme, plaka numaralarını çarpıp bölme, araçla giderken elektrik direklerini ya da evleri sayma, basamakları veya karoları sayma bu tür takıntılara örnektir.

Hastalık: “Bir rahatsızlığım var” düşüncesiyle sık sık nedensiz yere doktora giden kişiler, OKB’nin bu türüne iyi bir örnektir.

Dinî Şüphe ve Takıntılar: Şüphe üzerine namaz ve abdestleri sürekli tekrarlama. İnançlı olduğu hâlde Allah’ın varlığını sorgulama, yasak şeyleri yapar mıyım korkusu yaşama…

Metafizik Korkular: Yıllarca insanların cevap aradıkları sorulara yeni cevaplar aramak, aşırılaştığında bir hastalık göstergesi olabilir. “Dünyadan önce ne vardı? Dünyanın sonu ne olacak? Yakında kıyamet kopacak” gibi söylemler, bir OKB belirtisi olabilir.

Nedensiz ve Abartılı Korkular: Mesela kapıdan girerken kişinin aklına babasının öleceği gelir? Bu düşünce gerçekleşir korkusuyla, kişi çıkıp bir daha girer. Bunu belki de defalarca tekrarlar. Örneğin okula gitmeden önce anne ve babasını öpmeden çıkarsa onların hastalanacağını ya da öleceğini düşünen çocuk, onları tekrar tekrar öpme ritüellerine girebilir. Akşam babasının ne zaman geleceğini soran çocuk, sanki sormazsam babam bir daha eve gelemeyecekmiş gibi bir takıntı geliştirebilir.

Saldırganlık: “Acaba birine vurur muyum? Yeğenimi sekizinci kattan atar mıyım? Arabayla geçerken birini ezdim mi? Acaba bebeğime veya kardeşime zarar verir miyim? Ya mutfaktan bıçak alıp annemi babamı bıçaklarsam?!’ şeklindeki düşünceler…

Biriktirme: En iyi örneği meşhur çöp evler. Sahipleri aslında pisliğe meraklı kişiler değildir. Takıntı önce atamamakla başlar. “Bir gün lazım olur” diyerek hiçbir şeyi atamaz hâle gelirler.

Şizo-Obsesyon

Şizo obsesif bozukluğu, ağır OKB olarak tanımlanabilir. İçgörünün olmadığı bir takıntı durumudur. Obsesyonun, sanrı boyutuna ulaştığı düzeydir. Kişi takıntısını saçma bulmaz. Ağır OKB noktasında kişi kendi obsesyonuna inanır ve korktuğu eylemleri gerçeğe dönüştüreceğine dair (aslında faydalı olan) korkusu azalmaya başlar. Mesela önce, intihar edeceğinden ya da çocuğunu boğabileceğinden korku duyan bir kişi, giderek bunlardan korkmak yerine içinden gelenlerin doğru olduğuna inanabilir. Dolayısıyla aklına gelen ve kontrol edilemeyen bu tehlikeli istekleri gerçekleştirme ihtimali doğar. Bu vakalarda obsesyon kısmı ağırlaşır, kişiyi ikileme düşüren kısımlar azalır. Önceleri intihar etme korkusuyla evde ilaç bulundurmayan kişi, zamanla bu tür önlemlerinden vazgeçme noktasına gelir. Anlaşılacağı üzere bu, çok hızlı tedavi gerektiren son derece ileri ve tehlikeli bir noktadır.

OKB VE TEDAVİSİ

Birbirine eşlik edebilen OKB ve depresyon hastalığı arasında da bazı farklılıklar vardır. Depresyondaki kişinin düşünceleri daha ziyade geçmişe dönük karamsarlıklar içerirken obsesyonda hasta geleceğe dair endişeler taşır. OKB’nin beyinle ilişkisini inceleyen araştırmalarda özellikle serotonin üzerinde durulmaktadır. OKB hastalarında serotonenerjik antidepresanlar etkili olmaktadır. OKB ve depresyonun birlikte görüldüğü hastalara antidepresan verildiğinde, depresyon şikâyetleri azalırken OKB şikâyetleri devam edebilir.

Dolayısıyla OKB, depresyondan daha zor tedavi edilebilen bir hastalıktır. Antidepresanları depresyonda kullanılan dozdan daha yüksek düzeylerde vermek gerekebilir. Bazen dirençli vakalarda ikili üçlü ilaç kombinasyonları gerekli olabilir. İlaç tedavisi genelde uzun sürelidir. En az altı ay olmak üzere ortalama 2-3 sene düzenli ilaç kullanmak gerekebilir. İlaç tedavisinde sabırlı olunmalı, asla “İyileştim” diye düşünerek, ilaçlar doktor kontrolü olmadan kesilmemelidir. İlaç tedavisinde tatminkâr etkilerin ortaya çıkması için en az üç hafta geçmelidir. Bu nedenle tekrar tekrar sabırlı olunması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Sakın ha, “Bunların bana bir etkisi yok” diyerek, tedavinizi yarıda bırakmayın.

OKB’de tek başına ilaç tedavisi bazen sorunu çözmemektedir. Böyle durumlarda tedaviyi TMS ve psikoterapi ile desteklemek çok iyi sonuçlar vermekte, hastaların yüzde 90’ında tedavi başarıyla gerçekleşmektedir. Nitekim ağır OKB vakalarında; TMS, ilaç tedavisi ve terapi kombinasyonunun en uygun ve sonuç odaklı tedavi seçeneği olduğunu kendi kliniklerimizde ki deneyimlerimizden çok iyi bilmekteyiz.

OKB de TMS

OKB’de beynin ön kısmı olan frontal korteks ile bazal ganglionlar ve limbik sistem gibi alt beyin yapıları arasında bir iletişim kopukluğundan söz edilmektedir. Bu yüzden TMS uyarılarının bu iletişimsizliği ortadan kaldırarak tedavi oluşturduğu birçok bilimsel yayında bildirilmektedir. Ancak nasıl ki ilaç tedavisi her zaman tek başına etkili olamıyorsa, TMS de bazen tek başına tatminkâr sonuç verememektedir. Genelde TMS tedavisi düşünülen hastalar, ilaç tedavisinden ya da terapilerden pek sonuç alamamış tedaviye dirençli vakalar olmaktadır. Bu yüzden bu hastalara standart tedavi uygulamalarından farklı olarak daha fazla TMS seansı gerekebilmektedir. Biz klinik olarak böyle dirençli ağır vakalarda ilaç tedavisi, terapi ve TMS olmak üzere üçlü kombinasyon önermekteyiz. Ancak ilaç kullanması mahsurlu ya da ilaç kullanmak istemeyen OKB’li kişilere, sadece TMS veya TMS ile terapi tekniklerini kombine olarak uygulamaktayız. Eğer bir kişi de OKB var bu hastalık ilk seçenek olan ilaç tedavisi ile düzelme göstermiyorsa, tedaviye mutlaka TMS yi ya da TMS ile birlikte terapi girişimlerini ilave etmelidir.

TMS tedavisi, depresyonda olduğu gibi sol frontal kortekse 5-20 hz arası uygulanmaktadır. Bazı dirençli vakalarda sağ prefrontal kortekse de tedavi denenebilir. Kendi kliniğimde yaptığımız çeşitli tedavi varyasyonları sonucunda, standart TMS tedavisinden sonuç alamayan bazı vakalarda, sol prefrontal bölgeye yüksek frekanslı, sağ frontal bölgeye ise düşük frekanslı uygulamalardan olumlu sonuçlar aldığımızı söyleyebilirim. Bazı durumlarda sağ prefrontal bölgeye yüksek frekanslı manyetik uyarılar da denenebilir. Bununla beraber, son yıllarda yapılan bazı araştırmalar, merkez alın bölgesine yapılan manyetik uyarıların da tedavi de etkili olduğunu göstermektedir. Bu yüzden klinisyen, tablonun gidişatına göre kendi tecrübesini de kullanarak standart tedavide iyileşme göstermeyen kişilere biraz önce anlattığım farklı uygulamaları kullanabilir.

Özetle OKB tedavisi zorlu bir süreçtir. Nispeten kolay vakalar zaten ilaç tedavisiyle kısa zamanda tedavi edilir. Zaten ilaç tedavisinin daha ekonomik ve daha kolay ulaşılabilirliği açısından bu hastaların önce (eğer ilaç kullanımına mani bir durum yoksa) ilaç tedavisi ile tedavi edilmeleri, mantıklı bir tercih olabilir. Zaten bu hastalar, TMS uygulamasından da olumlu sonuç alırlar. Ancak TMS tedavisi için müracaat eden kişiler genelde tedavide güçlük yaşanmış ve ilaç tedavisinin ya da terapilerin sonuç vermediği kişilerdir.  Bu yüzden iyileşme süreci için acele edilmemelidir. Obsesyonların yatışmaya başlaması ancak 10 seanstan sonra olabilmekte bazen de seansların bitiminden bir süre sonra gerçekleşmektedir. Diğer taraftan TMS’nin OKB’deki etkilerini araştıran ve etkisiz bulan bazı çalışmaların çoğu, seans sayısı, frekans değeri ve uygulama bölgeleri açısından hatalı olan araştırmalardır. Ayrıca hemen seanslar biter bitmez değerlendirmeler yapılmıştır. Halbuki TMS’nin OKB üzerindeki olumlu etkileri bazen seansların bitiminden aylar sonra da gerçekleşebilmektedir. Nitekim biz yıllardır yaptığımız tedavi uygulamalarından sonra, tedaviye dirençli vakalarda bile TMS’nin çözüm sunduğu gördük. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, tedavinin uzun sürebileceği ve seans sayılarının, depresyon ve panik ataktakilerden daha fazla olabileceği gerçeğidir. Bu nedenle tedaviye olan inanç yitirilmemeli ve sabırlı olunmalıdır.

OKB ’ de Terapi Yaklaşımları

Psikoterapide EMDR veya davranışçı bilişsel yaklaşımlar gibi farklı ekoller uygulanabilir. Aslında hangi terapi yönteminin uygulanması gerektiğine klinisyen karar vermelidir. Eğer OKB, belirgin bir travmaya ya da travmalara bağlı ise ya da böyle bir durumdan şüpheleniliyorsa bu durumda ön planda EMDR tekniği düşünülmelidir. Eğer belirgin bir travma geçmişi yok ise bu durumda davranışçı terapiler tercih edilebilir. Burada unutulmaması gereken nokta, hangi terapi uygulanırsa uygulansın birlikte TMS de yapıldığında çok daha iyi sonuç vereceği gerçeğidir.

Terapist, hastanın klinik tablosuna göre çeşitli yöntemler kullanabilir. Mesela basamakçı davranışçı bir teknik deneyebilir. Burada kişiyi en az rahatsız eden obsesyonlardan başlayarak yavaş yavaş tüm takıntılar ortadan kaldırılmaya çalışılır.

Maslow'a göre saplantı-zorlantı bozukluğu yaşayan insanların, çoğu davranışının altında yatan temel sebep, belirsizlikten kaçma ve güvende hissetme ihtiyacıdır. Beklenmeyen bir durumla karşılaşmaktan kaçınmak için kişi, her şeyi kontrol altında tutmaya çabalar. Çünkü belirsizlik bir tehdittir. Terapistin, bilinçaltındaki kişinin tehdit olarak algıladığı bu belirsizlikleri tespit ederek bunlara yoğunlaşması gereklidir. Böylece kişi kendini güvende hissettiğinde obsesyonları ile mücadele etmesi de kolaylaşacaktır. Bir diğer teknik ise, kişiye obsesyonlarını aşağılamasının ve bunlarla dalga geçmesinin öğretilmesidir. Böylece mevcut obsesyonlar gittikçe değersizleşecek ve üstesinden gelmek kolaylaşacaktır.

Farklı bir yöntem olarak, obsesyonların üzerine gitmekten de söz edebiliriz. Kötü düşüncenin gelmemesi için mücadele ettikçe daha çok takıntı düşüncesi gelir. Buna “Paradoksal düşünce” denir. Kişi bunlarla mücadele ettikçe bataklıkta çırpınır gibi battıkça batar! Bu durumda takıntıların gelmemesi için mücadele etmek yerine, kişinin gelen takıntılara karşı nasıl duyarsızlaştırılacağı konusuna ağırlık verilmelidir. Sistematik duyarsızlaştırma şeklindeki “Üstüne gitme” ve “Maruz bırakma” teknikleri terapist gözetiminde olmalıdır. Böylece kişi yavaş yavaş obsesyonları ile baş etme gücünü kendine bulmaya ve onların üstesinden gelmeye başlar. Örneğin banyoda iki saat zaman harcayan biri bu tekniklerle yavaş yavaş tekrar tekrar yıkanmaya ayırdığı süreyi bir saate indirip, zamanla herkes ile aynı hızda hareket eder hale gelebilir.

Ben İngilizce öğretmeniyim ve 24 yaşındayım. Çok yoğun obsesif kompulsif dürtülerim nedeniyle evden dışarı çıkamaz durumdaydım. Dışarı çıktığımda insanların bana zarar vereceği, mesela bana saldıracağı vehmine kapılıyor ve bana bakıldığında hemen oradan kaçıyordum. Artık sosyal hayatım tamamen bitmiş ve çok sevdiğim öğretmenlik mesleğimi yapamaz olmuştum. Gittiğim psikiyatristlerin verdiği ilaçlar kısmen fayda sağlamış ama tam çözüm olmamıştı. Bir gün internette gezinirken REEM Nöropsikiyatri Merkezi’ni gördüm. Telefonla randevu alarak hemen İstanbul’a geldim. REEM’de bana 15 seans TMS tedavisi uyguladılar. Tedaviden inanılmaz fayda gördüm. Şimdi başka bir ilde öğretmenlik yapıyorum. Azalmakla beraber, ilaçlarımı kullanıyorum ama eski rahatsızlığımdan eser yok. Çok mutluyum.’’

×

Merhaba!

WhatsApp üzerinden görüşmek ve bilgi almak için alttaki logoya tıklayarak bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz.

× Merhaba, size nasıl yardımcı olabiliriz?